Wednesday, January 18, 2012

Mamo Baran Koçgiri


Bu kitap yazılıp yayınlanmadan önce, Koçgiri bölgesi ve Koçgiri aşiretler federasyonu üzerine araştırma yapmak isteyen ögrenci ve araştırmacılarımız Nuri Dersimi`nin "Kürdistan Tarihinde Dersim" ve "Dersim ve Kürt Milli Mücadelesine Dair Hatıratım" adlı eserlerindeki makaleleriyle; Evin Çiçek`in, Dersimi`nin bu eserlerini bölgenin sözlü kaynaklarıyla birleştirerek yayınladığı "Koçgiri Ulusal Kurtuluş Hareketi" adlı kitabından başka gerçekleri çarpıtmadan ve ideolojilere alet etmeden veren kaynak bulamiyorlardı. 

Arşiv, Kütüphane ya da sadece var olan yazılı kaynaklara dayalı araştırma yapmak isteyen insanlarımız da Koçgiri ve Koçgirililerle ilgili Kemalizm`e uyarlanmış bilgilere ulaşabiliyordu, ki bu bilgilere dayalı ortaya çıkan resim de, araştırma objesi Koçgiri`nin gerçek resmi olmuyor ya da olamıyordu. 

Dolayısıyla bilimsel araştırmaların temelini oluşturacak, bölgenin sosyolojik ve cografik yapısını ortaya çıkaracak bir alan araştırması gerekiyordu. Bundan dolayı sistemli bir çalışma metodu ve araştırma planıyla bölgede senelerce süren bir alan araştırması gerçekleştirildi. Elde edilen belge ve bilgiler, yukarıda sözü edilen kitaplardan ve yayınlanmış diğer kaynaklardan alınan bilgilerle birleştirilerek Koçgiri`nin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapısı ve siyasi işleyişi ilk kez bu bu kitapta sergilendi.

Hal böyle olunca, uzun yıllar kapalı bir toplum olan Koçgiri`nin iç yönetiminden sorumlu iki kurumu olan dini ocaklarına ve aşiret resiliklerine özel yer verildi. Dinin, aşiretçiliğin ve resmi devlet politikasının bölge ekonomisi ve insanının üzerindeki etkisi, Sivas İl sınırları içinde yer alan Kürt Kizilbaş aşiretlerinin 300`e yakın köyleri, insanların konuştukları dilleri, bağlı oldukları ocakları ve Koçgiri İsyanın`daki tavırları vs, hem belgelere hem de sözlü kaynakların ifadelerine dayalı olarak kitaba alındı. 

Kitabın birinci baskisi Ekim 2002`de İstanbul`da Tohum Yayıncılık tarafından yapıldı ve çok kısa bir zaman içinde okura ulaştırıldı. Zira eksik kalmış, ya da eksikliği kitap çıktıktan sonra tesbit edilmiş konular da o tarihten sonra araştırıldı. Geçen zaman içinde okurlardan eleştiriler de geldi. Düşünen, araştıran ve yazan her insan için çok önemli olan, onları daha fazla araştırmaya ve yazmaya yönlendiren okur eleştirleriydi bunlar. Bu eleştirilerin ve elde edilen yeni bilgilerin okura ulaştırılmasının, böylece konuya başka perspektiflerden de bakılmasının sağlanması gerekiyordu. 

Ayrıca Koçgirililer, geçen zaman içinde gerek Türkiye`de gerekse de yurtdışında kendi örgütlerini kurmaya başladılar. Daha önceleri orada burada, onun ya da bunun içinde örgütlenmişlerken, yani başkalarının arka bahçesi konumundayken, şimdi kendi tarihlerine, kültürlerine ve yaratılmiş değerlerine sahip çıkıyor ve yeni yeni eserler yaratıyorlardı. Koçgirililer arasında yeni bir çatışma dönemine girildiğinin işaretleri gün geçtikçe daha da berraklaşıyordu. Bir yandan Koçgirililik üzerinden Kürtlük ve Kızılbaşlık önem kazanırken, diğer yandan Kemalizm`e sahip çıkma, Koçgiri ve Dersim Katliamları gibi diğer Kürt ve Kızılbaş katlıamlarının da baş sorumlularını temize çıkartma gibi eğilimler gelişiyordu. Örneğin, toplumda tarihi funksiyonlarını hemen hemen yitirmiş olan ocakzade aileler, Türkçülük ekseninde yeniden canlandırılıyorlardı. Bu bilgilerin de okura ulaştırılması önemliydi.

Kısaca, birinci baskısı çoktan bitmiş Koçgiri kitabının genişletilmiş, düzeltilmiş ve aktuelleştirilmiş 2. baskısının yapılması zaruri hale gelmişti. İşte bu baskı, yayın hayatına geçtiğimiz günlerde Ankarada başlayan Kızılbaş Yayınevi tarafından gerçekleştirildi. 

Hrant Dink

19 Ocak 2007'de Hrant Dink'i öldürdüler. Tam 5 yıl oldu! Bütün deliller iki-üç kişinin planlayıp işlediği bir cinayetle yetinmemize izin vermeyecek kadar açık. İşaret edenler de, tehdit edenler de, öldür diyenler de, pusu kurup erkete bekleyenler de bu işten yakayı sıyırdı. Görüldü ki, 5 yıldır acımızla alay eden, savsaklayan ve adaletin tetikçilere verilecek cezayla sağlanacağına başından hükmetmiş bir mahkeme yaramıza merhem olmayacak. Korku ve nefret coğrafyasında büyüyen çocukların yaşamını kolaylaştırmayacak. Başbakan "Hrant Dink cinayetini aydınlatmak namus borcumuzdur" dedi. 5 yılda önümüze konanlara bakıyoruz; alacaklıyız! Vicdanı olan herkes 5 yıldır içinde her gün gitgide büyüyen bir yumruyla yaşıyor. Unutulmasına göz yummak arkadaşımızı bir kez daha öldürecek. Yeni cinayetlerin kapısını aralamayı bekleyen "karanlıkta yaşayanlar"ın hevesini artıracak. Biz hakikat anlatıcımızı anmak, bu ülkede vicdanıyla yaşayan insanların varlığını göstermek, "biz bitti demeden bu dava bitmez" demek için bir araya geliyoruz. 5 değil, 95 yıl geçse de, Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz. 19 Ocak Perşembe saat 1'de Taksim'den Agos'a vurulduğu yere yürüyoruz! HRANT'IN ARKADAŞLARI

belgesel




Kocgiri Belgeseli "Uzun bir Yürüyüs" ile CocaColas